Duygusal süreçler, insan davranışının en önemli yöneticilerindendir (Wagner, NDiaye, Ethofer ve Vuilleumier, 2011). Ekmanın (1992) temel duygular olarak nitelediği korku ve iğrenme gibi duyguların tek bir motivasyonel ve davranışsal işlevi olurken, gurur, suçluluk ve utanç gibi sosyal duyguların kişilerarası ilişkileri düzenleyici daha karmaşık işlevleri vardır (Keltner ve Haidt, 1999). Suçluluk ve utanç gibi duygular aynı zamanda kendilik bilinci olan duygular olarak bilinir ve bu duygularda benliğin değerlendirilmesi söz konusudur (Campos, 1995; Fischer ve Tangney, 1995). Bu değerlendirmenin bir sonucu olarak, bize üzüntü veren herhangi bir durumda bizim de sorumluluğumuz varsa üzüntü ile birlikte suçluluk ya da utanç da hissederiz. Suçluluk ve utanç yapılan kişisel hatalar, yaşanan başarısızlıklar ya da toplumsal değerlere aykırı davranışlar sonucu hissedilen sıkıntılı duygulardır. Bu duyguların sebep olduğu olumsuz duygudurum ahlaki olmayan davranışı cezalandırma görevi görür.
Utanç duygusu, kişinin olumsuz öz değerlendirmesi sonucu oluşan, kendilik bilincine dayalı bir duygudur. Kişisel hatalardan kaynaklanan sıkıntı, stres duygusu ile tanımlanırlar. Bu duygu işlevsel dozda yaşandıklarında çok faydalı iken, işlevsel olmayan dozdaki yatkınlıklar depresyon ve kaygı gibi psikopatalojilerle ilişkilendirilmişlerdir.
Utanç duygularının kavramsal tanımlanmasında farklı pek çok düşünce ortaya atılmıştır.Örneğin psikoanalitik kurama göre utanç, gözetlemecilik ve teşhircilik gibi cinsel dürtüler üzerindeki kontrol olarak görülmüştür (Freud, 1965). Erikson'a göre utanç ise bazı dönemlerde yaşanan sorunlarla ilgilidir. Bu dönemler;
1-Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-1 yaş)
Bu dönemin en önemli özelliği insandaki ilk kazanılması gereken duygu olan güven duygusunun kazanıldığı dönemdir. Bu dönemde bebek, çevresindeki dünyaya güvenip güvenemeyeceğine ilişkin temel duyguları edinir. Bebek temel ihtiyaçlarının karşılanma düzeyine göre güven-güvensizlik özelliklerini kazanır. Bu dönemde olumlu yaşantılar umut duygusunu, güçlendirirken, yoksun olan çocuklar ilerideki yaşamlarında sosyal ilişki kurmaktan kaçınma, çekingen, kaygılı, gergin, kararsız, karamsar ve kendine güvensiz olma gibi kişisel özellikler taşıyabilirler.
2-Özerkliğe Karşı Korku ve Utanç (1-3 yaş)
Bu dönem oyun dönemine denk gelmektedir. Çocuğun yürümeye ve konuşmaya başlaması ile anneye olan bağımlılığı azalır. Çocuk çevreyi tanımaya ve uyum sağlamaya çalışır. Bu dönemde aşırı koruyucu veya hatalara karşı aşırı cezalandırıcı anne baba tutumu özerkliği engeller ve çocuklar ileriki yaşlarda kapasitesinden kuşku duyma, utanma, çekingen olma, kendi başına karar verememe, saldırganlık ve başkaldırma davranışları gösterir.
KÜLTÜRLER ARASI FARKLILIK
İspanya kültürü ile daha bireyci Hollanda kültürlerinde yapılan karşılaştırmalı bir çalışma, utanç duygusunun bu iki kültürdeki farklılıklarını ortaya koymuştur (Fischer, Manstead ve Mosquera,1999). Bu çalışmada İspanyol katılımcılar utanç duygusunun ortaya çıkışında özellikle dikkatin olumlu biçimde bireyde toplanması üzerinde durmuşlardır. Hollandalı katılımcılar ise utanç duygusunun ortaya çıkışında en çok özsaygının kaybını neden olarak belirtmişlerdir. Bu çalışmaya göre İspanyollar utancı dürüstlük ve kırılganlığın belirtisi olarak görürler ve utanç duygusunu ya da yaşadıkları utanç verici deneyimleri diğerleri ile paylaşmaya daha yatkındırlar. Hollandalılar ise utanç duygusunu benliğe bir tehdit olarak görmüşleridir. Özetle Hollandalı katılımcılar utanç duygusu sırasında daha çok benliklerine odaklanırken, İspanyol katılımcılar diğerlerine ve diğerleri ile ilişkilerine odaklanmışlardır. Bu farkların yanında, utanç duygusunun bilişsel ve duyuşsal içeriği ya da bu duygularla ilişkili tepkiler karşılaştırıldığında, bir fark bulunamadığı belirtilmiştir.
UTANÇ VE PSİKOPATOLOJİ İLİŞKİLERİ
Utanç duygusunda kişi davranışı yerine benliği üzerine odaklandığından, utancın daha acı verici ve psikopatolojilerde diğer duygulardan daha belirleyici olduğu düşünülmektedir (Tangney ve ark., 2007). Örneğin, utanç duygusu ile ilişkili bulunan psikopatolojilerden biri kişinin öz değerlendirmesinin çok olumsuz olduğu beden dismorfik bozukluğudur (Phillips, 2005). Utanç duygusu aynı zamanda bu rahatsızlığın tedavisinde önemli bir bariyer oluşturmaktadır (Grant, Kim ve Crow, 2001; Marques, Weingarden, Leblanc ve Wilhelm, 2011). Benzer bir durum OKB için de geçerlidir.Bu rahatsızlığın tedavisinde de utanca yatkınlık ya da utanç duygusu hissetme eğilimlerindeki değişiklikler OKB semptomlarındaki değişikliklerle ilişkili bulunmuştur (Fergus, Valentiner, McGrath ve Jencius, 2010).
Utanç ile ilişkilendirilen bir diğer bozukluk da sosyal anksiyete bozukluğudur (Gilbert, 2000; Gilbert ve Miles, 2000; Gilbert ve Trower, 1990). Bu bulguyu destekler nitelikte, bu rahatsızlığa sahip kişilere uygulanan başarılı bilişsel davranışsal terapilerin de utanç duygusunda azalmaya neden olduğu gösterilmiştir (Hedman,Ström, Stünkel ve Mörtberg, 2013). Bir çalışmada utanca yatkınlık öfke,şüphecilik, kızgınlık, hırçınlık, başkalarını yargılamaya eğilim, düşmanlık içeren ifadeler ile ilişkili bulunmuş, utanç duygusundan bağımsız olarak yaşanan suçluluk duygusunun ise dışa dönük kınama, öfke, düşmanlık ve dargınlık gibi tepkilerle ters yönde ilişkili olduğu gösterilmiştir (Tangney ve ark., 1992a).
UTANCIN NÖROPSİKOLOJİSİ
Suçluluk ve utanç duygularının psikolojik ölçümleri, özellikle de bu iki duygunun birbirlerinden ayrılarak ölçümü oldukça zordur. Katılımcıların bu duyguları kavramsal olarak birbirlerinden ayırmada zorlanmaları ve her iki duygunun pek çok farklı durumda birlikte ortaya çıkabilmeleri bu ölçümleri zorlaştıran temel nedenlerdir. Oysa bu iki duygunun birbirlerinden ayrılması utanca ve suçluluğa yatkınlıkların belirlenmesinde ve klinik uygulamalarda çok büyük önem taşımaktadır.
Takahashi ve arkadaşlarının (2004)çalışmasında Japon katılımcılar varken, Michl ve arkadaşlarının (2014) çalışmalarında Alman katılımcılar yer almışlardır. İki çalışma arasındaki farkın, daha önceki çalışmalarda da değinilen (Anolli ve Pascucci, 2005; Bedford ve Hwang, 2003; Fischer ve ark., 1999), suçluluk ve utanç kavramlarının farklı kültürlerde farklı anlamlar taşımasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Japon katılımcılarda suçluluk ile aktive olduğu görülen medyal frontal kıvrım, bakış açısı anlama ile ilişkilendirilen, Alman katılımcılarda aktive olan bölgeler ise duyuşsal ve amnestik bilgi işlemede rol aldığı düşünülen bölgelerdir. Michl ve arkadaşlarının (2014) yaptığı bu çalışmada suçluluk duygusuna ek olarak utanç duygusu da çalışılmış, utanç ve nötral duygu durumu karşılaştırılmıştır.
Utanç duygusunun beyinde suçluluğa benzer şekilde frontal lob, STSyi içerisine alan temporoparietal bölge ve görsel kortekste aktivasyona neden olduğu bulunmuştur. Bu bölgelere ek olarak sol orta oksipital kıvrım, sağ ve sol parahippokampal kıvrım ve orta frontal kıvrımda da aktivasyon gözlenmiştir.