ÖZ ŞEFKAT
Öz şefkat terimi son zamanlarda psikolojinin ilgilendiği önemli konulardan biri olmuştur. Öz şefkat, kişilerin kendine acı ve sıkıntı veren duygularına açık olmasını, kendine özenli ve sevecen biçimde yaklaşmasını, yetersizlik ve başarısızlıklarına karşı anlayışlı ve yargısız olmasını, yaşadığı olumsuz deneyimlerin insan yaşamının bir parçası olduğunu kabul etmesini içerir. Alan yazın incelendiğinde Türkçeye farklı şekillerde çevrildiği görülmüştür. Kullanım sıklığına göre öz duyarlılık, öz anlayış, öz farkındalık olarak sıralanabilir.
Öz şefkat kavramının temeli Budist felsefesine dayanır. Batı kültüründe yeni şekillenen bu kavram Doğu kültüründe yüzyıllardır varlığını sürdürmüştür. Batı’da şefkat ve şefkat göstermek genellikle bir başkasına yönelik bir eylem gibi tanımlanır fakat Doğu kültüründe Budist felsefe kişinin başkalarına karşı şefkatli olabilmesi için önce kendine şefkat duyması gerektiği ön koşuluna dayanır.
Öz şefkat görece yeni bir kavram olması nedeniyle birçok kavram ile karıştırılabilmektedir. Bu kavramlar karıştırılma sırasına göre genellikle bencillik, pasiflik, benlik saygısı, kendine acıma, kendini şımartmadır. Kişinin kendine yönelik olumlu bir bakış açısı olması ve kendi acılarıyla yakından ilgilenmesi bencillik kavramıyla ilişkilendirilse de kendi ihtiyaçlarını diğerlerinin ihtiyaçlarından önde tutmak tanımına uygun olmamaktadır. Araştırmalara göre öz şefkati yüksek olan bireyler hem kendilerine hem de diğer kişilere şefkatli davranmaktadırlar. Bundan yola çıktığımızda bencillikle öz şefkatin çeliştiği noktayı da tespit etmiş olmaktayız. Kişinin sorunlara olumlu bakış açısını pasiflik olarak değerlendirilmesi de bir yanılgıdan ibarettir. Kişinin olumlu bakış açısı ve öz farkındalığı kendi hayatı üzerindeki denetimini de pozitif yönde etkileyecektir. Kendine acıma ve kendini şımartma gibi iki uç tanım değerlendirildiğinde ise olumlu bakış açısı kavramının bu karışıklığa sebep olduğu ön görülebilir.
Öz şefkat birbiriyle ilişkili üç alt boyuttan oluşmaktadır. Bu alt boyutlar: Öz nezaket, ortak insanlık ve bilinçli farkındalıktır. Öz nezaket, kendimize sevdiğimiz birine yaklaşacağımız şekilde; iyilikle, sevgiyle, nezaketle yaklaşmaktır. Ortak insanlık deneyimi ise herkesin başarısızlığa uğrayabildiği ve işlevsiz davranışlar sergileyebileceğidir. Buda’nın ‘’Herke acı çeker’’ sözü bu tanımla oldukça özdeşleşecektir. Üçüncü alt boyut olan bilinçli farkındalığı Christopher Germer ‘’deneyimlediğimiz şeyin ne olduğunu, onu deneyimlemekte olduğumuz sırada fark etmek’’ olarak özetler.
Birçok kuramda öz şefkat kavramını mercek altına almıştır. Bilişsel davranışçı terapi, danışanın kendisiyle ilgili olumsuz şemalarını ve daha az kendine karşı eleştirel olmasına yardımcı olmayı vurgulamaktadır. Martin Seligman’ın Pozitif Psikoloji kuramında bireyin olumlu yönlerini vurgulaması da öz şefkati destekleyici olmaktadır. Carl Rogers’ın koşulsuz kabulü de öz şefkatin alt boyutlarından öz nezakete temel sağlamaktadır. Psikanalitik kurama göre ise Winnicot’un gizil boşluk kavramı özellikle öz şefkatin farkındalık boyutuyla ilişkilendirilebilir.
Araştırmalara göre bağlanma ve öz şefkatin birbiriyle ilişkili kavramlar olduğu görülmüştür. Güvenli bağlanan bireyler kendilerini sevilmeye değer ve kendilerini yatıştırma becerilerinin gelişmiştir. Bütün bunlar ele alındığında bu bireylerin öz şefkatinin de yüksek olduğu tahmin edilebilir. Kaygılı bağlanan bireylerin içsel çalışan modelleri kendilerine yönelik olumsuz, kaçıngan bağlanan bireylerin diğerleri algısı olumsuzdur. Öz şefkat üzerinde bağlanma kaygısının kaçınmaya göre daha güçlü bir yordayıcı olması beklenmektedir. Ön görülere rağmen bağlanma ile öz şefkat ilişkisini kesin sınırlarla çizmek zordur.