AKRANLARINDAN ŞİDDET GÖREN VE AKRANLARINA ŞİDDET UYGULAYAN ÇOCUKLA NASIL İLETİŞİM KURULMALI?
Okullarımızda son zamanlarda şiddet ve zorbalık artmaktadır, bu konular 1970?li yıllardan beri çözüm aranan toplumsal bir sorun olarak hayatımızda var olmaktadır (Olweus, 2005; akt. Totan, 2007).
Günümüzde zorbalık kavramı bir öğrenci ya da öğrencilere yöneltilmiş olan, nedeni olması gerekmeyen ayrıca zorba ile kurban olan çocuk arasında güç dengesizliği bulunan, tekrarlayan özellikte bir tür saldırganlık davranışı olarak tanımlanır (Olweus, 2005; akt. Totan, 2007).
Araştırmalarda ele alınırken zorbalık şiddetle karıştırılabilmektedir (Rigby, 2002; akt. Totan, 2007).
Zorbalık ve şiddet saldırganlığın altında yer alan iki ayrı boyuttur. İkisi fiziksel yönden olduğunda birbirine benzemektedir. Zorbalığın tekrarlı olması ve kurban ile arasında güç dengesizliği içermesi ayırt edici özellikleridir (Pişkin, 2002; akt. Totan, 2007).
Zorbalık için en yaygın kabul edilen Olweus?un yaptığı tanımdır. Bu tanım zorbalığı ?bir öğrenci, bir veya birden fazla öğrencinin olumsuz davranışlarına tekrarlı olarak ve birçok kez maruz kalıyorsa zorbalığa maruz kalmıştır ve kurban olmuştur.? Şeklinde tanımlamıştır (Olweus, 2005; akt. Totan, 2007).
Akran zorbalığı dediğimizde on sekiz yaş ve altı bireylerin gerçekleştirdiği zorbalıktan bahsedilmektedir. Bunu her yaştan çocukta görebilmekteyiz.
Çocuklar zaman zaman birbirlerine kötü davranışlarda bulunabilmektedirler. Bu ilk etapta zorbalık olarak adlandırılmaz. Zorbalık bu kötü davranışların sistematik ve tekrarlı hale gelmesiyle meydana gelmektedir. Zorbalık tek başına yani bireysel olarak ya da grup halinde uygulanıyor olabilir. Çocuğun yaşı küçükse bu fiziki ve sözlü olarak alay etme olarak karşımıza çıkarken ilerleyen yaşlarda psikolojik, sosyal ve fiziki şiddete yerini bırakabilmektedir. Çocuklar birbirlerine karşı çok acımasız davranabilmektedirler. Başlarda yavaş ve daha azken git gide dozajın arttığı görülür. 111
Her türden ve pek çok sayıda çocuğun, sosyal yaşamında özellikle okul hayatında böyle bir durumun içinde kalma ihtimali vardır. Böyle bir akran zorbalığı ve şiddeti ile karşılaştığımızda müdahale etmeliyiz çünkü bu hem zorbalığı yapan hem buna maruz kalan çocuk için çok ciddi sonuçları olan bir durumdur. Ortada iki ya da daha fazla çocuğun olduğu bir olay göz konusuysa, suçlu yoktur. Bu durumda iki tane mağdur vardır. Zorbalığı gerçekleştiren de zorbalığa maruz kalan da mağdurdur, burada ikisi de kurbandır. Onun için bu tarz durumlarda buna uygun ve hassas bir yaklaşım sergilemek çok önemlidir.
Şiddet ve zorbalık davranışlarını ortadan kaldırmanın ilk adımı önleme çalışmalarıdır.
Bunun için öncelikle erkenden şiddeti önleme ve müdahale programlarına başlanmalıdır. Daha sonra, anti sosyal özellikler gösteren çocuklarda bunun sebepleri araştırılmalıdır. Bu şiddet davranışını çocuğun bir parçası olduğu sosyal ortamla birlikte ele almak gerekir (Ögel, Tarı ve Yılmazçetin Eke, 2005).
Daha sonra ortada şiddet davranışı gerçekleştiğinde de, çocuklarla kuracağımız iletişimde dikkat etmemiz gereken noktalar vardır.
Öncelikle şiddet davranışının analiziyle başlamalıyız. Ne tarz şiddet davranışlarını, hangi şartlarda ve nerede uyguladığı ile ilgili bilgileri kapsamlı araştırmalar yaparak araştırmalıyız. Bunu yaparken yakınlarından ve ailesinden de bilgiler almalıyız ve neden sonuç ilişkileri kurmalıyız. Şiddet davranışını göstermesine sebep olan nedenleri bulmalıyız. Buna yönelik stratejiler oluşturmalıyız. Bunu yaparken çocuğun yaşı ve gelişim aşaması da çok önemlidir. Ayrıca taciz ya da ihmal öyküsü olabilir, bu durumlarda da uzmanlarla iletişime geçmeliyiz. Bu şiddet davranışının altında başka bir psikolojik rahatsızlık olup olmadığına bakmalıyız. Duygusal ve zihinsel gelişiminin aşaması değerlendirilmelidir. Çocuğun bu şiddet davranışını nasıl algıladığını öğrenmeliyiz. Bu davranışının sonrasında hissettikleri ve düşündükleri hakkında bilgi almalıyız. Çocuğun duygularını tanımlamasına, onlar hakkında konuşmasına ve onların farkında olmasına yardımcı olmamız gerekmektedir. Bu duygularıyla nasıl başa çıktığını, bunların üstesinden nasıl geldiğini görmeliyiz. Bunu yaparken özellikle öfke duygusu bizim için önemlidir. Çocuk on dört yaşından büyükse davranışlarını ve kendini kontrol etme eğitimleri vermeliyiz. Bunu yaptığında çevresinden de ödüllendirilmesini sağlayarak bu davranışlarını pekiştirmeliyiz. Eğer çocuk bu yaştan küçükse duygularının farkında olması ve onlar hakkında konuşma kapasitesi kazanmasını sağlamamız önemlidir. Çocuğa bu duygularıyla baş etmenin olumlu ve rahatlatıcı yollarını öğretmeliyiz. Bu durumlarda çocuğun şiddet davranışına ailenin verdiği tepki de çok önemlidir. Bu konuya da yoğunlaşmalıyız ve aileye de bu konuda doğru yöntemlerle ilgili bilgiler vermeliyiz. Bu çocuklar genelde dışlanmış çocuklar olmaktadırlar, akranları ile geçinmekte zorluklar yaşarlar; onun için arkadaş çevresiyle ilgili de konuşmasını teşvik etmeliyiz. Benzerlikler ve farklılıklar konusuna yoğunlaşıp, çocuğun bu konuda bilinçlenmesine yardımcı olmalıyız. Hoşnutsuz bir duygu yaşadığında, hayal kırıklığı ya da öfke duyduğunda bunu kendini kaybetmeden ve şiddete başvurmadan yansıtmanın yollarını göstermeliyiz. Saygı konusu da önemli ve değinilmesi gereken bir kavramdır. İnsanın ancak karşısındakine saygı duyarsa kendine de saygı duyulabileceği gösterilmelidir. Çocuk kendini aşan, çözemeyeceği durumlarda yakın olduğu bir yetişkinden yardım isteyebileceğini bilmelidir. Şiddetin, haklı olsa bile kişileri haksız konuma düşüreceğini de çocuğa anlatmalıyız. En önemli faktörlerden biri de empati yeteneğidir, çocuğa empati yapmayı öğretmeliyiz. Başkalarının gözünden de bakabilmesini sağlamalıyız. Çocuğun kendi davranışlarına üçüncü bir kişi gibi dışarıdan bakabilmesini sağlamalıyız. Diğer kişileri dinlemesini öğretmeliyiz. Eleştirileri tolere edebilmesini sağlamalıyız. Hata yaptığında kabul edebileceğini, özür dilemenin yararlı ve rahatlatıcı olduğunu göstermeliyiz. Grup çalışmalarına katılmasını, başkalarını affedebilmeyi öğrenmesini sağlamalıyız. Okul hayatındaki başarısı da çocuk için koruyucu bir taraf olabilmektedir. Akademik başarısını geliştirmesine yardım etmeliyiz. Bu şiddet davranışı çocuğu bir kısırdöngüye sokar. Bu döngüyü kırmasını sağlamalıyız. İlk görüşmede çocuğu değiştirmeye çalışmaktan kaçınmalıyız. Güvenli ve kapsayıcı bir ilişki kurmaya özen göstermeliyiz. Bu kötü davranışlarını onaylamasak da onu anlamak için hazır bir şekilde beklediğimizi çocuğa hissettirmeliyiz. Çocuğun çevresi, ailesi hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Yeni ortamlar ve arkadaşlar edinmesini desteklemeliyiz. Şiddetiyle bağlantılı dürtülerinin farkında olmasını sağlamalıyız. Kendini daha iyi tanıması için ona yardımcı olmalıyız. Bu çocuklar her zaman damgalanma riski altında çocuklardır. Bunu de engellemeliyiz. Öncelikle temel kurallara uyması konusunda desteklemeliyiz daha sonra diğer kurallara da aşamalı olarak uyum göstermesini sağlamalıyız (Ögel, Tarı ve Yılmazçetin Eke, 2005).
Bu şekilde, mağdur ya da şiddeti uygulayan çocuklarla görüşmeler yapmak ve çalışmak büyük sorumluluktur. Çok emek vermeliyiz ayrıca sabırlı ve anlayışlı da olabilmeliyiz. Böylece bu yitirilmek üzere olan çocukları kurtarabiliriz ve tekrar topluma kazandırabiliriz.
KAYNAKÇA
Küçük Çocuklarda Akran Zorbalığı ve Zorbalığa Maruz Kalma. (t.b.). Trt Çocuk Ebeveyn Akademisi. https://www.trtcocuk.net.tr/ebeveyn-akademisi/cocuk-gelisimi/kucuk-cocuklarda-akran-zorbaligi-ve-zorbaliga-maruz-kalma
Ögel, K., Tarı I. ve Yılmazçetin Eke, C. (2005). Okullarda Suç Ve Şiddeti Önleme(1). İstanbul: Yeniden Yayınları.
Totan Tarık. (2007). Okulda Zorbalığı Önlemede Eğitimcilere Ve Ebeveynlere Öneriler. Eğitim Fakültesi Dergisi, 7(2), 190-202.